Geçmişte en çok kullanılan sürgün yeri Kınalıada. Nice acıların nice çığlıkların şahidi. Hırsla başlayan hikayelerin mutlaka son bulduğu bu yer geçmişin gizemlerini gün yüzüne çıkartıyor. Her adımında ayrı şaşkın kalacağınız Pers adalarının en küçüğü Kınalıada 1,5 kilometreye yayılan alanına rağmen yüreklerden dolup taşacak hikayeler anlatıyor. Bu küçük ada adını demir ve bakırın etkisiyle kızıla rengine göz kırpan toprağından alıyor.
Adanın Manzara Sunan Tepeleri
Pers Adaları içerisinde en çok yerleşim yerine sahip olan Kınalıada’da manzara izlemek büyük bir şölene dönüşüyor. Keyifle izleyebileceğiniz manzaraların yüksekliğini seçmek tamamen size kalmış. Dilerseniz 115 metre yükseklikte bulunan Çınar Tepesi’ni, dilerseniz 110 metre yükseklikte bulunan Teşrifliye Tepesi’ni dilerseniz de 93 metre yükseklikte bulunan Manastır Tepesi’ni seçeneklerinizin arasına koyabilirsiniz. Her tepede sizi bambaşka bir tat bekliyor. Tüm adayı baştan aşağıya dolaşmak yaklaşık 1 saatinizi alıyor.
Ermeni – Türk Mezarlığı
Bu mezarlığın uzun bir hikayesi bulunuyor. İlk başlarda sadece Ermeni mezarlığı olan bu yer 1856 yılında kullanılmaya başlamış. Mezarlık koca bir 76 yılı devirdikten sonra mezarlığın tam ortasından yol geçirmişler. 1937 yılında ise Türk Vakfı’na bağışlanmasıyla Müslümanların da yer aldığı bir mezarlık haline gelmiş. Ermeni mezarlığı olarak yola başlayan bu yer sonrasında Müslümanlara da kapısını açmış.
Kınalıada Evleri
Sokaklarında size çeşit çeşit ev sunan Kınalıada dinlendirici dokusunu belki de bu evlerden alıyor. Ermeniz aileler tarafından yapılan ve oldukça şık bir görünüme sahip olan bu köşkler adanın sokaklarında dolaşırken size eşlik ediyor. Bunların arsında biri var ki Kınalıada’nın simgesi durumuna gelmiş halde. İkiz Sirakyan Evleri 1900 yılından beri Kınalıada’nın daimi misafirlerinden. 3 katlı ve 11 odalı bu köşkün mimari yapısı bir hayli ilgi görüyor.
Kınalıada Cami
İki mimarın canla başla çalıştığı ve 1964 yılında ibadete açılan bu cami görebileceğiniz en özgün yerlerin başında geliyor. Aşar Acarlı ve Turhan Uyaroğlu’nun eseri olan Kınalıada Cami muhteşem bir mimari yapıya sahip. Camide kubbe yerine gelen ışığı caminin içerisine almak amacıyla birbirinin üstünde duran iki parçadan meydana gelen bir çatı mevcut. Alışılmış dikey mimarinin dışına çıkan bu mimarlar camide yatay bir yol izlemiş. Alışılan camilerden farklı bir görüntüye sahip olan Kınalıada Cami’de yalnızca bir adet minare bulunuyor.
Ortodoks Ermeni Kilisesi
Uzun zamanlar boyunca yaz aylarında tatilcilerin ilgini çekmeyi başaramayan Kınalıada son zamanlarda algıları kırmaya başladı. Gerek doğal güzellikleri gerekse tarihi dokusu ile görenleri kendine haran bırakmayı başaran bu adada bir kilise dikkatleri üzerine çekiyor. Tüm Pers Adaları içerisinde tek Ortadoks Ermeni kilisesi olan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi beyaz binası ve tuğladan çatısıyla sizi karşılıyor. 1857 yılında ibadete açılan bu yerde bir adet mihrap ve iki adet şapeli mevcut. Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nin ilk papazı ise Dionisios Çizmeciyan isimde biriymiş. Yazları adaya tatil için gelen kişilerin rahatça ibadet amacı ile yapılan kilisede gönüllü hizmette çalışanlar da olmuş.
Hristos (İsa) Manastırı
Geçmiş zamanlarda üç adet manastıra sahip olan Kınalıada ancak bu manastırlardan bir tanesini günümüze ulaştırmayı başarabilmiş. Bulunduğu tepenin adını alan Hristos Manastırı İmparator 5. Leo tarafından yüzyıllar önce yaptırılmış. Tarihler 20. Yüzyıla geldiğinde bir süre yetimhane olarak kullanılıyor ve küçük çocuklara ev sahipliği yapıyor. Bunun ardından ise kullanım amacında tekrar bir değişikliğe gidiliyor. I. Dünya Savaşı esnasında karargah olarak kullanılıyor. Tarihlerin değişmesi ile birlikte başından sayısız olay geçen bu yer 1917 yılında Rus Devrimi nedeniyle Beyaz Ruslara ev sahipliği yapıyor. Tarihi sayısız olayla dolu bu manastıra ulaşmanız için küçük bir yol kat ederek tepeye ulaşmanız gerekiyor. Tepeye çıktığınızda nefes kesen bir manzara sizi bekliyor. Hem tarihi hem de sunduğu manzarası ile Hristos Manastırı vakit ayırdığınıza değecek yerlerin başında geliyor.